top of page

Siyasal

1990'lı yıllar, 20. yüzyılın sonlarına damgasını vuran ve iki kutuplu dünya düzeninin yıkılmasıyla yerine ne tür bir düzenin geleceÄŸinin kestirilemediÄŸi bir dönemi temsil eder. Bu dönemde kapitalizmin zaferi olarak nitelendirilen tek dünya metaforu ortaya çıkmış, neo-liberal politikaların sonuçları izlenmeye baÅŸlanmıştır. Artan eÅŸitsizlikler ve yoksulluk sorunları, iktisat politikası uygulayıcıları tarafından kabul edilmiÅŸ ve çözüm önerileri ile harekete geçilmiÅŸtir. Sosyalist Blok’un dağılmasının ardından özgürlük talepleri yaygınlaÅŸmış, internet sayesinde bilgi ve haber paylaşımı hızlanmış ve yeni bin yılın baÅŸlaması umutları artırmıştır.

1990'lar Türkiye'sinin Siyasal Durumu

1990’lı yıllar, bütün dünyada olduÄŸu gibi Türkiye’de de baskın bir küreselleÅŸme söylemi içinde çok hareketli geçti; önemli olaylara sahne oldu. Küresel düzlemde en önemli olay, hiç kuÅŸku yok ki, bir önceki 60-70 yıla damgasını vuran, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında etki alanını giderek geniÅŸleten sosyalist bloÄŸun 1990’lı yılların başında dağılmasıydı. Bu olay, 1970’li yılların sonlarında piyasa ekonomisine geçiÅŸ doÄŸrultusunda kayda deÄŸer adımlar atmaya baÅŸlayan Çin’deki geliÅŸmelerle birlikte ele alındığında, sosyalist ve daha genel anlamda “sol” dünya görüÅŸünün sanayileÅŸmiÅŸ kapitalist ülkeler baÅŸta olmak üzere, bütün dünyada gündemdeki yerini kaybetmeye baÅŸlaması anlamına geldi. İşçi sendikalarının ve onlardan güç alan sol partilerin güç kaybetmesinin de etkisiyle refah devleti uygulamalarından adım adım vazgeçildiÄŸi bir döneme girildi.

Koalisyon Hükümetleri ve Siyasi İstikrarsızlık
1990'lı yıllar, Türkiye'de koalisyon hükümetlerinin damgasını vurduÄŸu ve siyasi istikrarsızlığın sıkça yaÅŸandığı bir dönemdir. 1991 genel seçimlerinden sonra Süleyman Demirel liderliÄŸindeki DoÄŸru Yol Partisi (DYP) ile Erdal İnönü'nün Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) arasında kurulan koalisyon hükümeti, dönemin ilk büyük koalisyonunu oluÅŸturmuÅŸtur. Ancak, bu koalisyon hükümetleri, siyasi istikrarı saÄŸlamakta zorlanmış ve sık sık deÄŸiÅŸikliklere uÄŸramıştır.

1994 Ekonomik Krizi
1990'lı yıllarda Türkiye, ciddi ekonomik krizlerle karşı karşıya kalmıştır. 1994 ekonomik krizi, yüksek enflasyon, döviz kuru dalgalanmaları ve bütçe açıkları ile kendini göstermiÅŸtir. Bu kriz, halkın yaÅŸam standartlarını olumsuz etkilemiÅŸ ve siyasi istikrarsızlığı derinleÅŸtirmiÅŸtir. Ekonomik sıkıntılar, siyasal partiler arasındaki rekabeti artırmış ve hükümetlerin halk nezdindeki güvenilirliÄŸini sarsmıştır.

Terörle Mücadele ve Kürt Sorunu
1990'lı yıllar, Kürt sorununa iliÅŸkin çatışmaların ve terörle mücadelenin yoÄŸunlaÅŸtığı bir dönemdir. PKK ile güvenlik güçleri arasındaki çatışmalar, GüneydoÄŸu Anadolu Bölgesi'nde ciddi güvenlik sorunlarına yol açmıştır. Bu çatışmalar, sadece bölge halkını deÄŸil, tüm Türkiye'yi etkilemiÅŸtir. 1993 yılında Turgut Özal'ın vefatının ardından, Kürt sorununa yönelik çözüm çabaları yerini daha sert güvenlik politikalarına bırakmıştır.

Siyasi Yolsuzluklar ve Sivil Toplumun Güçlenmesi
1990'lı yıllarda siyasi yolsuzluklar, Türkiye'nin siyasal gündeminde önemli bir yer tutmuÅŸtur. Susurluk Skandalı, devlet, siyaset ve mafya iliÅŸkilerini gün yüzüne çıkarmış ve toplumda büyük bir infiale yol açmıştır. Bu skandal, devletin derin yapılarıyla yüzleÅŸme sürecini baÅŸlatmıştır. Aynı dönemde, sivil toplum kuruluÅŸları ve medya, demokratikleÅŸme çabalarında önemli bir rol oynamıştır.

DemokratikleÅŸme Çabaları ve AB İliÅŸkileri
1990'lı yıllar, Türkiye'nin Avrupa BirliÄŸi ile iliÅŸkilerini derinleÅŸtirdiÄŸi bir dönemdir. 1995 yılında Gümrük BirliÄŸi AnlaÅŸması'nın imzalanması, Türkiye'nin AB ile ekonomik entegrasyonunu saÄŸlamıştır. DemokratikleÅŸme çabaları çerçevesinde insan hakları, ifade özgürlüÄŸü ve hukukun üstünlüÄŸü konularında reformlar yapılmıştır. Ancak bu çabalar, siyasi istikrarsızlık ve terörle mücadele politikaları nedeniyle sınırlı kalmıştır.

1.png
  • Instagram

Sosyal

1990'lı yıllar, Türkiye'de toplumsal dinamiklerin derinden etkilendiÄŸi ve dönüÅŸümlerin yoÄŸun olarak yaÅŸandığı bir dönemdir. Bu yıllarda baÅŸörtüsü yasağı, faili meçhul cinayetler, toplumsal hareketler ve medya özgürlüÄŸü gibi konular, sosyolojik açıdan önemli kırılma noktalarını temsil etmektedir.

1990'lar Türkiye'sinin Sosyal Durumu

Faili Meçhul Cinayetler
1990'lı yıllarda faili meçhul cinayetler, özellikle Kürt bölgelerinde yoÄŸunlaÅŸarak devlet ile toplum arasındaki güven iliÅŸkisini zedelemiÅŸtir. Aydınlar, gazeteciler ve siyasetçilerin hedef alındığı bu cinayetler, devletin derin yapıları ve mafya ile olan iliÅŸkilerine dair ciddi endiÅŸeler doÄŸurmuÅŸtur. Susurluk Skandalı, bu baÄŸlamda devlet-mafya-siyaset üçgenindeki kirli iliÅŸkileri açığa çıkararak toplumsal güven bunalımını derinleÅŸtirmiÅŸtir. Bu olaylar, devletin meÅŸruiyetini sorgulatan ve toplumda yaygın bir güvensizlik ortamı yaratan unsurlar olmuÅŸtur.

BaÅŸörtüsü Yasağı
BaÅŸörtüsü yasağı, Türkiye'de laiklik ve bireysel özgürlükler arasındaki gerilimi en belirgin ÅŸekilde yansıtan konulardan biridir. Üniversitelerde ve kamusal alanlarda baÅŸörtüsü takan kadınlara yönelik yasaklar, 28 Åžubat 1997 sürecinde zirveye ulaÅŸmıştır. Bu yasak, kadınların kamusal alandaki görünürlüÄŸünü ve eÄŸitim hakkını kısıtlamış, aynı zamanda dini kimlik ile modern kamusal alan arasında bir çatışma yaratmıştır. Bu süreç, toplumun farklı kesimleri arasında derin kutuplaÅŸmalara neden olmuÅŸ ve bireylerin kimliklerini ifade etme biçimlerini etkilemiÅŸtir.



Toplumsal Hareketler ve Sivil Toplum
Bu dönemde, insan hakları, kadın hakları, çevre koruma ve LGBTİ+ hakları gibi çeÅŸitli alanlarda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluÅŸları, toplumsal deÄŸiÅŸim sürecinde önemli aktörler haline gelmiÅŸtir. Bu kuruluÅŸlar, demokratikleÅŸme çabalarını destekleyerek, toplumsal farkındalık yaratmış ve hak arayışlarının öncüsü olmuÅŸtur. Toplumsal hareketler, bireylerin hak taleplerini kamusal alana taşıyarak, Türkiye'de sivil toplumun güçlenmesine ve demokratik katılımın artmasına katkıda bulunmuÅŸtur.

Medya özgürlüÄŸü
1990'lı yıllarda önemli bir tartışma konusu olmuÅŸtur. Özel televizyon kanallarının yaygınlaÅŸmasıyla birlikte bilgi akışı hızlanmış, ancak Kürt meselesi ve hükümet politikalarını eleÅŸtiren yayınlar sansürle karşılaÅŸmıştır. Gazetecilerin baskı altına alınması ve sansür uygulamaları, demokratikleÅŸme sürecinin önünde büyük bir engel teÅŸkil etmiÅŸtir. Bu süreç, medya özgürlüÄŸünün toplumun bilgi edinme hakkı ve kamusal alanın demokratikleÅŸmesi açısından taşıdığı kritik önemi ortaya koymuÅŸtur.

Tüketim Kültürü ve Ekonomik DeÄŸiÅŸimler
1990'lı yıllar, Türkiye'de tüketim kültürünün yaygınlaÅŸtığı ve ekonomik politikaların toplumsal yapıyı etkilediÄŸi bir dönemdir. Turgut Özal'ın baÅŸlattığı serbest piyasa ekonomisi politikaları, tüketim alışkanlıklarını deÄŸiÅŸtirmiÅŸ, yeni tüketim kalıpları ortaya çıkmıştır. Bu dönemde, alışveriÅŸ merkezleri, süpermarketler ve reklamcılık sektöründe yaÅŸanan geliÅŸmeler, tüketim kültürünün yerleÅŸmesinde önemli rol oynamıştır.

2.png
  • Instagram

Kültürel

Yeni orta sınıfın kültürel bir dil arayışı içine girmesi sonucunda, piyasanın kültürel metalarının yeniden ÅŸekillendiÄŸi 1990’lı yıllarda Türkiye‟de bu kavramların tüketimine yönelik bir yapılanma ve hizmet sektörü oluÅŸtu. Bu yüzden 90'lı yıllar iktisattan çok kültürün ön plana çıktığı bir dönem olmuÅŸtur. Ulus devlet modellerinin sorgulanması ve küreselleÅŸmeyle beraber baÅŸlayan neoliberal söylemler de düÅŸünüldüÄŸünde bu dönemler, dünya kültür ve politik hareketlerinde de gerçek bir kırılma noktası olmuÅŸtur.

1990'lar Türkiye'sinin Kültürel Durumu

Türkiye‟de 12 Eylül sonrasında uzun bir süre politik söylemlerden uzak durmak zorunda kalan sanatçılar bu süreçte büyük ölçü de kimlik üzerinden yapılanan yeni bir politik temsili iÅŸlerinde kullanmaya ve birçok toplumsal olguyla beraber yakın ve ÅŸimdiki tarihi de sorgulamaya baÅŸlamışlardır. Küresel ölçekte siyasallığa daha fazla ilgi göstermeye baÅŸlayan bu sanat ortamında, politikayı kavramsallık sonrası oluÅŸan yeni bir dil ve sosyolojiyle yorumlayan dönemin sanatçıları 70’lerdeki söylemlerin getirdiÄŸi sosyalist bir eleÅŸtiriye ait görselliÄŸi deÄŸil, içinde bulundukları coÄŸrafyaya ait kültürel, sosyolojik ve tarihi olguları, Batıda 68 sonrası baÅŸlamış ve evrilmiÅŸ olan yeni bir dilin getirdiÄŸi görsellik ve anlayışla eleÅŸtirmeye baÅŸlamışlardır.

Medya ve Televizyonun Yaygınlaşması
1990'lı yıllar, özel televizyon kanallarının yaygınlaÅŸmasıyla medya sektöründe büyük bir deÄŸiÅŸim yaÅŸanmıştır. 1990 yılında Türkiye'nin ilk özel televizyon kanalı Magic Box (Star TV) yayına baÅŸlamış ve kısa sürede büyük bir izleyici kitlesine ulaÅŸmıştır. Bu dönemde özel televizyon kanallarının artması, medya içeriklerinin çeÅŸitlenmesine ve televizyonun toplum üzerindeki etkisinin güçlenmesine neden olmuÅŸtur. Televizyon dizileri, eÄŸlence programları ve haber bültenleri, toplumun geniÅŸ kesimlerine ulaÅŸarak günlük yaÅŸamın ayrılmaz bir parçası haline gelmiÅŸtir.

Sinema ve Yeni Türk Sineması
1990'lı yıllarda Türk sineması da önemli bir dönüÅŸüm geçirmiÅŸtir. "Yeni Türk Sineması" olarak adlandırılan bu dönemde, genç yönetmenler ve yenilikçi anlatım teknikleri ön plana çıkmıştır. Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz ve YeÅŸim UstaoÄŸlu gibi yönetmenler, uluslararası alanda da tanınan baÅŸarılı yapımlara imza atmışlardır. Bu dönemde, toplumsal sorunlar, bireysel hikayeler ve sanatsal anlatımlar sinemada daha fazla yer bulmuÅŸtur. ÖrneÄŸin, Nuri Bilge Ceylan'ın "Kasaba" (1997) ve Zeki Demirkubuz'un "Masumiyet" (1997) filmleri, hem eleÅŸtirel hem de sanatsal açıdan büyük ilgi görmüÅŸtür.

Müzik ve Popüler Kültür
1990'lı yıllar, Türkiye'de müzik kültürünün de çeÅŸitlendiÄŸi ve pop müziÄŸin büyük bir çıkış yakaladığı bir dönemdir. Tarkan, Sezen Aksu, Sertab Erener ve Kenan DoÄŸulu gibi pop müzik sanatçıları, geniÅŸ kitlelere ulaÅŸarak müziÄŸin toplumsal yaÅŸamda önemli bir yer edinmesini saÄŸlamışlardır. Aynı dönemde, rock müzik ve arabesk gibi farklı müzik türleri de popülerlik kazanmıştır. Özellikle, arabesk müziÄŸin kentleÅŸme ve göç gibi toplumsal olgularla iliÅŸkisi, müzik sosyolojisi açısından önemli bir inceleme konusu olmuÅŸtur.

Edebiyat ve Yeni Akımlar
1990'lı yıllar, Türk edebiyatında da yenilikçi akımların ve farklı anlatım biçimlerinin ortaya çıktığı bir dönemdir. Orhan Pamuk, Latife Tekin, Murathan Mungan ve Elif Åžafak gibi yazarlar, bu dönemde önemli eserler vermiÅŸlerdir. Orhan Pamuk'un "Kara Kitap" (1990) ve Elif Åžafak'ın "Pinhan" (1997) gibi eserleri, postmodern anlatım teknikleri ve derinlikli karakter analizleriyle dikkat çekmiÅŸtir. Edebiyatta toplumsal ve bireysel temalar, tarih ve kimlik arayışları önemli bir yer tutmuÅŸtur.

3.png
  • Instagram
bottom of page